Gerçek Forum'a Hoşgeldiniz!..
  Gerçek Forum
 
=> Daha kayıt olmadın mı?

Paylaşalım, Tanışalım

Gerçek Forum - AŞK MI SEVGİ Mİ?

Burdasın:
Gerçek Forum => Örnek forum => AŞK MI SEVGİ Mİ?

<-Geri

 1  2 Devam -> 

Katibe
(şimdiye kadar 36 posta)
16.07.2007 05:57 (UTC)[alıntı yap]
MEHTAP KAYAOĞLU'nun beğendiğim bir yazısını paylaşmak istedim.
"Sevgili okuyucular… hemen girişte belirteyim ki sevgi, aşktan üstündür. Hem insani hem de psikolojik süreçler açısından bakıldığında sevgi üstündür. Nasıl mı? Hemen sıralayayım (ki bu sıralama Ali Şeraiti’nin bir eserinde okuduğum ve insan psikolojisinin bilinçaltı süreçlerine uygunluğu nedeniyle beynime kazılan, kelime kelime zihnime yazılan bir değerlendirmedir. Yaşayan bir Kur’an olarak bilinen Sosyolog Ali Şeriati, insan psikolojisinin derinliklerine dair yaptığı tanımlamalarla hayatımda önemli bir yere sahiptir) ;



Aşk, insanın gözlerini kör eden bir heyecan hali, karşımızdaki kişinin taşıdığı özellikleri görmezlikten kaynaklanan bir bağdır… Sevgi, bilinçli bir görmenin, apaçık tanımanın getirisi olan kutsal bir süreçtir.



Aşk, içgüdüsel ihtiyaçlardan meydana gelen, kişinin kendi benlik sınırlarını, karşısındaki kişinin benlik sınırları içinde erimesine izin verdiği, karşısındaki kişinin benliğinde yok olup gittiği sürecin adıdır. Oysa sevgi, ruhun içinden doğar, seven insanları yok etmekten ziyade, ikisinden daha yüce bir yükselişin oluşmasını sağlar.



Aşk, tek yönlü bir heyecan halidir. Aşık olunanın kim olduğu önemli değildir. Uygun zaman ve zeminde, hiç uygun olmayan birisine kolaylıkla aşık olunur. Bir anlamda “kişinin öznel bir coşkusu”dur. Bu yüzden aşk, birçok kereler yanlışlıklar yapar. Evli üç çocuklu bir beyefendiyi, torunu yaşındaki kızlara aşık eder. Babasından göremediği ilgi merhameti, benzer yaşlardaki erkeklerde aratma ihtiyacı içinde herhangi birine kolaylıkla aşık edebilir. Aşktan kaynaklanan yıldırım parıltıları altında gözler kamaşır. Kişiler, gözlerinin önünde duran gerçekleri bir türlü göremezler. Ne zaman heyecan biter, yıldırımın parıltıları söner, o vakitten itibaren karşıdaki kişi yalın olarak görülür. Ve kişi aslında aşık olduğu şahsın kendisine uygun olmadığını anlayarak, gerçeklerle yüzleşmenin verdiği psikolojik sıkıntıları yaşamaya başlar.



Oysa sevgi… oysa sevgi zaten aydınlıkta var olur. İnsanlar birbirini tanımaya başladıktan sonra sevgi oluşur. Birbirinin durum ve yapısını bilen, karşısındaki kişiyi içinde bulunduğu gerçek süreçler içinde değerlendirebilen yapılanma belirir. Zaman içinde birbirlerine söyledikleri sözler, davranışlar ve konuşmalarla yakınlığın keyfi yaşanmaya başlanır. Onunla sohbet etmek, onun varlığında istifade etmek kaçınılmaz olur. Onun varlığının tatlı sarsıntısı yavaş yavaş devreye girer.



Aşk, insanı çılgın ve uç düşüncelere götürebilir. Kolaylıkla tutkuya dönüşür. Karşısındaki aşık olunan kişinin ne istediğinin, ne hissettiğinin bir önemi yoktur. Varsa yoksa kişinin kendi heyecanlarının tatmin edilmesinin çabasıdır. Sevgi, yavaş ve adım adım bir tırmanışın ifadesidir. Sevilen kişiyi anlamayı, onun ihtiyaç ve beklentilerine göre tavır değiştirmeyi içerir. Düşünce sistemini bozmaz.



Aşk, geçicidir. En fazla birkaç yıl içinde yatışır. Korundukça eskir. Sevgi, zamanla yenilenir… kalıcıdır… Sonsuz ve içtendir. Zaman içinde anlamı ve önemi artar. Sevilen kişiyi tüketmez, onun yaşam damarlarını muntazaman onarır. Gittikçe derinleşir ve artar. Zamana bağlı olarak kendisini tüketmez.



Aşk, insandaki basiret duygusunu, irade, kendini ve duygularını kontrol etme duygusunu alır. Sevgi, tam tersine verir.



Aşkta kalp öfkelenebilir. Şiddetli ve kaba duygular daha fazla öne çıkar. Aşkına karşılık vermeyen kişilere karşı aşırı hırçınlaşır. Sevgi, tatlı ve yumuşaktır. İncitmeye kıyamaz, ona kendisinden yana zarar gelmemesi için çabalar. Onu düşünür, zor duruma düşürmemek için yüksek bir enerjiyle uğraşır.



Aşk, sevgiliye egemenliktir. Sevgi, tam tersine sevilende yok olma sonsuzluğudur. Aşktaki yokluk, aşık olan kişinin, kişilik ve benlik sınırlarını yok etmesiyken, sevgide yokolma benlik sınırlarına zarar vermez. Onları korur… ve iki kişiden tek kişi oluşumuna vesile olur.



Aşk, tat aramaktır. Halbuki sevgi, sığınak aramaktır. Sevdiğiniz kişiyle aynı dili konuşmaktır.







Daha uzun bir kıyasla anlatılabilirdi elbet. Ama özetle söylemek gerekirse, aşk ve sevgi, insanda varolan duygulardır. Kimin kimi seveceği, kimin kime ne zaman aşık olacağı belli olmaz…! Önemli olan kendimiz için hangisini istediğimiz.



Aşk ve sevgi kıyası yapıldığında elbette sevgi daha öndedir. Daha kutsaldır… kalıcıdır… insanın aklını kendisinden almaz…



Ama son olarak belirtmek gerekir ki, aşk da çok basit bir durum değildir. Tasavvufta aşk okuyanlar da bilirler. İki günlük üç günlük ucuz çarpılmalara isim olarak verilecek kadar basit değildir. İkisi de insana özgü, ikisi de insani… ama son söz… kıyas yapılacaksa…! Elbette sevgi…!"


Allah'a Emanet Olun...
barbaros
(şimdiye kadar 2 posta)
20.07.2007 07:42 (UTC)[alıntı yap]
Aşk-sevgi hakkında sayfalarca yazı yazmak yerine şu sorunun sorulmasını öneririm.Bu soruyu aşk-sevgi dereceni ölçmek için kendine sormalısın; kendini sevgilinin yerine koyarak "ben seninleydim sen kiminleydin?"
ottoman
(şimdiye kadar 28 posta)
20.07.2007 10:10 (UTC)[alıntı yap]
İlginç bir soru olmuş barbaros. Ama asıl ilginç olacak sorunun cevabı olsa gerek.
Katibe
(şimdiye kadar 36 posta)
20.07.2007 12:02 (UTC)[alıntı yap]
Böyle bir soru sorarsa bana sevdiğim kişi,"kiminle olduğumu sen biliyorsun birtanem,çünkü ben sende kayboldum" derim.
barbaros
(şimdiye kadar 2 posta)
23.07.2007 07:17 (UTC)[alıntı yap]
evet arkadaşlar Mevlana da bu aşk ı böyle tarif etmiş.Şöyle ki; Peygamberimizi (SAV) ziyarete gelen bir sahabi kapıyı çalmış.Efendimiz (SAV)"kim o?" diye sorunca "ben" cevabını almış. Mevlana bu olayı şöyle analiz eder; aslında Sahabe i Kiram Efendimiz'in vereceği cevap "içerdeki de sen,dışarıdaki de sen" olmalıydı. Seven sevdiğinde fani oldukça yediği,içtiği,aldığı nefesi,... sevilen olur.Şimdi başka bir soru ile karşı karşıyayız. Sevilen niçin sevilir?Aşık maşukunda niçin "Bende"olur?



Bütün konular: 41
Bütün postalar: 140
Bütün kullanıcılar: 27
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
 
  Bugün 21332 ziyaretçi (58074 klik) kişi burdaydı!  
 
İnsan ruhu yaşlı doğar ve giderek gençleşir, bu yaşamın komedisidir. İnsan bedeni ise genç doğar ve giderek yaşlanır, bu ise yaşamın trajedisidir. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol